3 Ekim 2013 Perşembe

Hangi Makine?




  Fotoğraf ile uğraşan her kesin karşılaştığı yegane soru "Hangi Makine?" olmuştur.

  Soruyu açalım biraz. "Ben bir fotoğraf makinesi alacağım, ne alayım?" Asıl soru budur. Böyle bir soru ile karşılaştığımda ister istemez soru ile karşılık vermek zorunda hissediyorum kendimi. Ne kadar doğru oluyor bilmiyorum ama bazı mecburiyetler göz önüne alınmak zorunda. Tabi ki kişiyi ürkütmek te istemiyorum. Yani başlamadan fotoğraf sanatından soğutmak ta söz konusu olabiliyor. Aşağıdaki soruları kişinin Dslr makine almak istediği varsayılarak sorulmuştur.

1. Soru: "Kaç para ayıracaksın?".




  Aslında en can alıcı soru budur. çünkü ülkemizde en pahalı hobiler arasında fotoğrafçılık gelmekte. Malum makine ve lens fiyatları alabildiğince pahalıdır. Giriş seviyesi bir makine almak için 1000 ila 3000 tl arası (bu fiyat minimumdur) gezinmektedir. Lensler ise biraz araştırdıysanız biliyorsunuzdur. Lensler ise ihtiyaca göre değişmektedir. O ihtiyaçları da diğer soruda inceleyeceğiz. anlaşıldığı gibi bana göre öncelik maddi durumdur. Cebimizde  makine için ne kadar paramız var? Bu soruyu cevapladığında kişi diğer soruya geçebiliriz.

2. Soru: "Ne çekmek istiyorsun?"

Bu soruda biraz dar oldu, açalım hemen. Manzara mı, makro mu, portre mi?. Aslında seçenek daha da artırabilir ama giriş seviyesinde olan bir kişi için ben bu soruyu da üçe düşürdüm. Makro kelimesinin açılmasını isteyene esperili olarak sorumu "börtü böcek mi?" diye yineliyorum. İşte bu aşamadan sonra lens seçimini belirliyoruz. Manzara için geniş açı bir lens, makro ise makro lens, portre ise sabit odaklı bir lens tercihlerini sıralıyorum. Tabi bu sıralamaların yanında fiyatlarına da bakıyoruz birlikte. bir önceki fiyata ekliyoruz hemen. Bakalım cepteki para buna yetecek mi? Bunların yanında tripod, hafıza kartı, çanta gibi aksesuarları hiç hesaba katmıyoruz.
   Bu sorulara cevap ararken arada sorular yağmaya devam ediyor." Kaç mega piksel? " , "Makine ne kadar büyük?" , "Makine ağır mı?". Şu bir gerçek çoğu makine almak isteyenler makine ne kadar büyükse o kadar iyidir, mega piksel ne kadar fazla ise o kadar iyi fotoğraf çeker, ağır makine sağlam makinedir, gibi anlayışlarla geliyorlar karşıma. HAYIR! Yanlış bilgiler yığını sadece.

  Öncelikle mega piksel ne kadar fazla ise o kadar büyük fotoğraf baskısı alabilirsiniz! Fotoğrafı çekip


sadece bilgisayar ortamında saklayacaksanız verdiğiniz para boşunadır. Buna her kes karşı çıkıyor ama bence sadece pazarlama tekniğidir bu! Çektiğiniz fotoğrafın 10 metrelik bir baskısını almayacaksanız fazla fazla mega pikselli bir makine bakmak sadece paranızdan eder sizi. Eğer ki makine büyük olsun havam olsun anlayışındaysanız hiç fotoğraf sanatına yanaşmayın lütfen! Makinenin büyüklüğü fotoğrafı daha iyi çekecek mantığı da tamamen yanlış bir bilgidir. Tabi bir de lensin yerine makineye fazla para yatırmak ta akıllıca bir iş değildir. Bir kez makine aldın, bundan sonra yapılacak iş lense yatırım yapmak en karlı iştir. Yeni makine almanın zamanın gelmesi eski makinenin arızalanması, shutter ömrünün dolması vs. bahaneler çok çok geçerlidir ama o makineden sıkılmak, teknolojiye olan doyumsuzluk vb. bahaneler ise sona bırakılmalı, sabırla o makine ile çekim teknikleri kavranmalıdır.

  Burada bir şey yanlış anlaşılmasın, yeniliğe kapalı bir insan değilim, aksine teknolojiyi çok yakından takip eden, her yeniliği hayranlıkla karşılayan bir teknoloji tutkunuyum. Ama işe maddi açıdan bakınca, önce öğrenmek sonra ihtiyaçları belirlemek gerekiyor. Bir dslr makine alacaksanız öncelikle o makineyi tüm özelliklerini kullanabilmek amacı ile alınız. Sadece otomatik modda kullacaksanız söyliyeyim cep telefonları da bu işi görür! Bu işe merak sardıysanız, o makineyi aldıktan sonra hakkını verebilmek için kendinize vakit ayırıp önce bir fotoğrafçılık kurusuna kayıt olun. Sonra terimleri öğrenmeye başlayın. Makinenin yanında gelen kullanma klavuzunu uygulamalı olarak okuyun. Fotoğraf çekebilmek için önce elinizde makineyi çok iyi tanımanız gerekiyor. O kitabı tabiri caiz ise yalayıp yutun! Zaten çoğu bilgiyi eğer bir kursa başlarsanız orada da öğreneceksiniz. Ama bu işler size zor geldiğini şimdiden düşünmeye başladıysanız dslr almayın paranıza yazık. Compack makineler de işinizi hayli görür. Burada amacım aşağılamak, hor görmek, işten soğutmak değil, fotoğraf sanatına nasıl bir saygı duyulması gerektiğini anlatmaktır. Bir çok arkadaşım bu sorularla gelip pahalı bir makine aldıp, bir kaç ay kullandıktan sonra ya makineyi bir kenara tozlanmak üzere bırakmış ya da satmıştır. Baştan uyarmak istemem de bundandır.

3. Soru: "Kursa gitmeyi düşünüyor musun?"
   Bu soruyu sorunca hemen tepki geliyor. "Neden gideyim ki, şart mı, çeke çeke öğrenemz miyim, ne gereği var ki şimdi Allah aşkına, bas çek değil mi?" gibi bir sürü soru ile tepki veriliyor. Anlamadığım şey tepki verecektin ne den danıştın? Neyse tabiki de kurs şart! Işık eğitimi, komposizyon eğitimi, çekim teknikleri eğitimi, fotoğraf terimleri eğitimi gibi bir çok konuda eğitim gerekiyor. Bunların çoğu internet ortamında yer alıyor. Oralardan da okunup öğrenebilir ama öncelikle eğitim sonrasıda pekiştirme amaçlı bu siteler gözden geçirilebilir. Ülkemizde bir çok fotoğraf sanatçısı maddi durumdan dolayı kurs vermeye de başlamıştır. Çoğu sanatçı dernekler aracılığı ile de kurs vermekte. Her ilde Fotoğraf Sanatçıları Derneği bulunmakta, oralara gidip kurslar hakkında bilgi alabilirsiniz. Sizi yönlendireceklerdir.
Ankara'da kurslar için bilgi alınabilecek site linkleri:

   1. AFSAD
   2. FSA

  Fotoğraf sanatı ciddi bir ilgi, alaka, özen ve zahmet isteyen bir sanattır. Gerek ticari, gerekse hobi amaçlı yapılsa da bu kriterler gerekiyor. "Compact makine ile çekebiliyorsam, profesyonel makine ile de çekerim." düşüncesi tamamen yanlıştır. Daha demin saydığım kriterlerin yanında tabiki de yeteneğin de olması göz ardı edilmemelidir. Eğer ki bu yeteneği kendiniz de keşfettiyseniz üzerine gidin. Eğitimini almak için elinizden geleni yapın. Kendinizi geliştirin. Çekim teknikleri hakkında köklü bir araştırma yapın ve öğrendiğiniz teknikleri uygulayın. Bol bol fotoğraf çekin. Gözünüz daima vizörde olsun. Vizörden objelere baktığınız da daha farkli kompozisyonlar keşfedeceksiniz...

-----

Bu yazımın yakında ikinci bölümünü sizlerle paylaşacağım.
Işığınız bol olsun canlar...

Hiç yorum yok: