 |
1 Ekim 1995 |
*
Öğleye doğru,
sıcağın iyice bastırdığı bir vakitti. Karşı dört katlı sarı apartmanın önüne
bir kamyon yanaştı. Koca kamyonun kasası çeşitli ev eşyalarıyla doluydu. Bu
arada kamyonun yanında o sarı apartmanın sahibi Hüseyin amca göründü. Hüseyin
amca, mahallede en çok sevdiğim kişiydi. Hafif dökülmüş beyaz saçları,
yanaklarındaki parlaklık ve romatizmaları yüzünden ağrıyan -Her ne kadarda
ağrıyan bacakları ona acı çektirse de- bacaklarını tutarak yürüyüşü ona ayrı
bir şirinlik getiriyordu. Olup biteni meraklı gözlerle izlerken Hüseyin amca:
- Hadi hadi!
Çabuk taşıyın şu eşyaları! Diye bağırıyordu.(bu arada her zaman yaptığı gibi
elindeki havluyu saçının dökülmüş yerine sürerek teri aldı. Daha sonra havluyu
katlayarak ensesine koydu.)