14 Mayıs 2014 Çarşamba

Ateş Böcekleri


Yıl:1992..
-Dede, bu fotoğrafta kafanızdaki ışık ne?
-Biz orada ateş böcekliği işi yapıyoruz yavrum. O da bizim ateşimiz, onun sayesinde görüyoruz karanlıkta önümüzü.
-Ateş böceği mi? Çok komikmiş. Orası neden karanlık dede?
-Orası yerin çoook çok altında olduğu için yavrum.
-Peki ne işiniz var o kadar aşağıda?
-Işığımız sönmesin diye, hiç üşümeyelim diye yanan taş topluyoruz.
…….


Bu sabah rahmetli dedem ile bu sohbetimiz aklıma geldi yine. Ne zaman bir maden ocağı, madenci haberi okusam, görsem aklıma hep dedem gelir. Dedem Almanya’da yıllarını maden ocağında tüketmiş, oradan emekli olmuş bir emekçiydi. Zaten bu sohbetimizden başkada bir şey hatırlamıyorum. Çünkü aynı sene vefat etmişti. Ciğerleri artık iflas etmiş, yetmiyordu nefes almasına. 55 yaşındaydı gözlerini yumduğunda.
Dedemin o fotoğrafındaki siyahın ardına gizlenmiş, ışıl ışıl bakan gözleri, yine gülümsemesi ile beliren süt beyaz dişleri o karanlıkta çok güzel çıkmıştı. O fotoğraf emeğin kanıtıydı. Emeğin verdiği gururun kanıtıydı.
O yaşlarda pek anlamamıştım ateş böceği benzetmesini, komik gelmişti. Yeni yeni anlıyorum ne demek isteğini. Maden işçileri madenlerin ateş böcekleriydiler. Karanlıkta çalışırlardı. Işıklarıydı hayatları. Işık yoksa hayatta yoktu onlar için. Öyle derdi dedem. Dedeme göre yerin altına inmek uyumak-aslında ona göre ölmekti ama bir çocuğa böyle söylemek istememişti belki de-, gün ışığına çıkmak ise doğmaktı. Yani her gün ölüp ölüp diriliyorlardı. İşte dün yine yüzlercesi dirilemedi memleketimde. Gün ışığına çıkıp derin bir nefes alıp “Şükür yine bitti” diyemediler. Kasklarındaki feneri kendi elleri ile kapatıp evlerine gidemediler. Ekmeğini yedikleri koca ocak canavar olup yutmuştu her birini. Tıp ki ateş böceklerinden yüzlercesini avlayan kurbağanın da ateş saçması gibi yanıyordu ocakta şimdi.
Ve sonra….
Yüzlerce ateş böceği söndü… Bize kalan da sadece üzülmekti maalesef… Kızmaktı… İsyan etmekti adalete, kaygısız, sorumsuz yöneticilere…
Üzgünüm maalesef…

Hasan Ertürk
2014


Hiç yorum yok: