Yıl:1992..
-Dede, bu fotoğrafta kafanızdaki ışık ne?
-Biz orada ateş böcekliği işi yapıyoruz yavrum. O da bizim
ateşimiz, onun sayesinde görüyoruz karanlıkta önümüzü.
-Ateş böceği mi? Çok komikmiş. Orası neden karanlık dede?
-Orası yerin çoook çok altında olduğu için yavrum.
-Peki ne işiniz var o kadar aşağıda?
Bu sabah rahmetli dedem ile bu sohbetimiz aklıma geldi yine.
Ne zaman bir maden ocağı, madenci haberi okusam, görsem aklıma hep dedem gelir.
Dedem Almanya’da yıllarını maden ocağında tüketmiş, oradan emekli olmuş bir
emekçiydi. Zaten bu sohbetimizden başkada bir şey hatırlamıyorum. Çünkü aynı
sene vefat etmişti. Ciğerleri artık iflas etmiş, yetmiyordu nefes almasına. 55
yaşındaydı gözlerini yumduğunda.
Dedemin o fotoğrafındaki siyahın ardına gizlenmiş, ışıl ışıl
bakan gözleri, yine gülümsemesi ile beliren süt beyaz dişleri o karanlıkta çok
güzel çıkmıştı. O fotoğraf emeğin kanıtıydı. Emeğin verdiği gururun kanıtıydı.
O yaşlarda pek anlamamıştım ateş böceği benzetmesini, komik
gelmişti. Yeni yeni anlıyorum ne demek isteğini. Maden işçileri madenlerin ateş
böcekleriydiler. Karanlıkta çalışırlardı. Işıklarıydı hayatları. Işık yoksa
hayatta yoktu onlar için. Öyle derdi dedem. Dedeme göre yerin altına inmek
uyumak-aslında ona göre ölmekti ama bir çocuğa böyle söylemek istememişti belki
de-, gün ışığına çıkmak ise doğmaktı. Yani her gün ölüp ölüp diriliyorlardı. İşte
dün yine yüzlercesi dirilemedi memleketimde. Gün ışığına çıkıp derin bir nefes
alıp “Şükür yine bitti” diyemediler. Kasklarındaki feneri kendi elleri ile
kapatıp evlerine gidemediler. Ekmeğini yedikleri koca ocak canavar olup
yutmuştu her birini. Tıp ki ateş böceklerinden yüzlercesini avlayan kurbağanın
da ateş saçması gibi yanıyordu ocakta şimdi.
Ve sonra….
Yüzlerce ateş böceği söndü… Bize kalan da sadece üzülmekti maalesef…
Kızmaktı… İsyan etmekti adalete, kaygısız, sorumsuz yöneticilere…
Üzgünüm maalesef…
Hasan Ertürk
2014
Hasan Ertürk
2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder